Super User

Super User

Diş Eti Çekilmesi: Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Diş eti çekilmesi tıp dilinde gingival resesyon olarak bilinir. Pembe diş eti dokusu normalde diş köklerini tamamen örter. Eğer diş eti çekilirse veya dişin konumu anormal bir hal alırsa, diş kökleri belirginleşir. Yaygın olarak görülen diş eti çekilmeleri erken dönemlerde fark edilmez. Pek çok risk faktörü arasında en temel faktör yaştır - 65 yaşın üzerindeki kişilerin en az yüzde 88'inde, en az bir dişte, diş eti çekilmesi görülür. Diş eti çekilmesinin en önemli tehlikesi, diş köklerinin çürüme, enfeksiyon ve diş kaybı gibi risklere açık hale gelmesidir. Erken dönemde tedaviye başlanırsa, diş eti çekilmesi durdurulabilir ve geri döndürülebilir. Çekilme daha ağır bir hal alır, hastanın diş hassasiyeti, ağrısı veya enfeksiyonu gibi şikayetleri ortaya çıkarsa, değişik tedavi seçenekleri uygulanabilir. Bu seçenekler arasında derin temizleme, enfeksiyonların ilaçla tedavisi, hatta doku nakli sayılabilir.

 

Diş Eti Nedir?

Diş eti, hassas diş köklerini bakteri, plak ve diğer çürük nedenlerinden korur. Diş etine tıp dilinde gingivae denir. Gingiva, ağızda dişin alt tarafından başlayan nemli pembe dokudur. Biri üst dişler, diğeri alt dişler için olmak üzere iki adet diş eti bulunur. Diş eti, bu nemli yüzeyin altında yaygın kan damarları bulunan yoğun bir dokudur. Ağız içinin aksine parlak kırmızı yerine pembe olan yüzeyine mukoza zarı denir. Diş eti, dişleri çene kemiğine sıkıca bağlayacak şekilde çevreler ve dişin geri kalanından daha hassas olan köklerini örter. Gingival resesyon denilen diş eti çekilmesi, diş köklerinin bakteri, plak ve bunun benzeri çürük nedenlerine karşı korumasız hale gelmesine neden olur.

 

Diş Eti Çekilmesi Neden Görülür?

Ağız temizliğine dikkat etmemek ve diş eti hastalıkları, diş eti çekilmesine neden olabilir. Ancak ağız temizliğine dikkat eden hastalarda da diş eti çekilmesi görülebilir. Diş eti çekilmesi, genel olarak iki başlık altında toplanabilir:

  • Diş etlerinin fiziksel yıpranması
  • Bağışıklık sisteminin tepkisi sonucunda diş eti dokularında iltihap oluşması

Bazı kişiler, kalıtımsal faktörler nedeniyle diş eti çekilmesine daha çok maruz kalabilir. Bu kalıtımsal faktörler diş yerleşimi ve diş eti kalınlığıdır. Diş etinin fiziksel yıpranması, daha sert ve yanlış diş fırçalama veya sert kıllı diş fırçası kullanma nedeniyle olur. Ağız temizliğine dikkat ettikleri halde aşırı ve sert fırçalamadan dolayı diş eti çekilmesi görülen hastaların diş ve diş etleri, diş eti çekilmesi dışında sağlıklıdır. Bu tip çekilme genelde sol tarafı daha fazla etkiler. Pek çok insan diş fırçasını sağ eliyle kullandığı için sol tarafa daha çok baskı yapar. Aynı zamanda diş eti çekilmesi ön taraftan çok yanlarda görülür. Diş eti çekilmesine neden olabilecek diğer faktörler arasında dudaktaki piercing, çarpık dişler, diş tedavisi sonucunda dişe veya diş etlerine verilen zarar sayılabilir. Diş eti iltihapları da diş eti çekilmesi vakalarının en önemli nedenlerinden biridir. İnce diş eti dokusu genelde plak nedeniyle iltihaplanır. Bazı insanları diş etleri bu bakımdan daha hassastır. Diş eti hastalıkları, dişin etrafındaki koruyucu kemiğin iltihap nedeniyle kaybı sonucunda diş eti çekilmelerine neden olur. Bu durumda diş eti çekilmesi tüm dişleri aynı şekilde etkiler. Diş eti hastalıkları plak oluşumu sonucunda ortaya çıkar. Plak, dişin üzerinde oluşan yapışkan tabakadır. Bakteri, ağız içi sıvıları ve hücreleri ve diğer parçacıklar plak oluşumunda rol oynar.

Dişte plak oluştuğunda

  • İltihaplı diş etlerinde gingivitis denen diş eti iltihabı görülür. Tedavi edilmezse periodontitis denen diş eti hastalığına dönüşür.
  • Periodontitis, diş etleri ve diş arasında boşluklara ve diş köklerinin etrafındaki destek doku ve kemiklerin kaybına neden olur. Böylelikle diş eti çekilmesi yaşanır.

Tartar, diş fırçalamasıyla giderilemeyen sertleşmiş plak tabakasıdır. Tartar temizliği diş hekimlerince yapılmalıdır.

 

Diş Eti Çekilmesinin Neden Olduğu Sorunlar

Diş eti çekilmesi görülen hastaların büyük kısmı başlangıçta şikayetçi değildir, hatta böyle bir rahatsızlıklarının olduğunun farkına varmazlar. Diş eti çekilmesi şikayetiyle gelenler ise

  • Görüntü bozukluğu
  • Diş kaybı
  • Diş köklerinin açılması nedeniyle diş hassasiyetinden şikayetçidir.

Diş eti görünümü hakkındaki şikayetler değerlendirildiğinde bazılarının konuşur veya gülerken diş etlerinin çıktığı diğerlerinin ise dudak yapılarından dolayı diş etlerinin görünmediği anlaşılır.

 

Diş Eti Çekilmesinin Tedavisi

Hafif diş eti çekilmesi durumları için tedavi gerekmez. Diş hekimleri, böyle durumlarda diş etinin korunmasına yönelik tavsiyeler verir ve hastayı izlemeye alır. Dişleri yumuşak ama etkili bir şekilde fırçalamayı öğrenmek erken müdahale bakımından iyidir.

Diş eti çekilmesinin tedaviyi gerektirecek düzeye gelmesi halinde pek çok tedavi seçeneği bulunur:

  • Hassasiyet azaltıcı maddeler, vernik ve diş eti bağlama maddeleri : Bu yöntemler açığa çıkan diş kökünde gelişen hassasiyetleri önlemeye yöneliktir. Sinir uçlarından kaynaklanan şikayetleri gidererek hassas dişlerin tekrar fırçalanabilmesini dolayısıyla normal ağız temizliği sağlamayı amaçlar.
  • Kompozit restorasyonu: Diş eti renginde reçine bileşikleri ile diş kökünün kaplanmasıdır.
  • Pembe porselen veya kompozitler: Diş etiyle aynı renkte pembe porselen veya kompozitle diş kökü kaplanır.
  • Akrilik veya silikondan yapılmış çıkarılabilir diş eti kaplamaları
  • Ortodonti (Diş düzeltimi) yöntemleri ile dişi uygun diş eti mesafesi sağlanacak şekilde düzeltme
  • Cerrahi yöntemler: Ağzın başka yerinden alınan dokunun diş eti çekilmesi yaşanan bölgeye nakli.

 

Diş Eti Çekilmesi Nasıl Önlenir?

Diş eti çekilmesi büyük ölçüde önlenebilir bir rahatsızlıktır. Dişleri çok sert şekilde ve sert kıllı diş fırçasıyla fırçalamak diş eti çekilmesine neden olur. Bu şekilde diş fırçalamamaya dikkat etmelidir. Dişlerde plak oluşumu da diş eti rahatsızlıklarına neden olduğu için ağız temizliğine dikkat etmek diş eti çekilmesinin önlenmesi açısından yardımcı olacaktır.

Pankreas kanseri ile diş eti hastalıkları arasındaki bağlantı olabileceğini ileten ilk rapor 2007 yılında, Harvard Halk Sağlığı Ensitüsü’nden gelmiştir. Bu çalışma, diş tabanı etrafındaki kemik dokunun kaybı ile neticelenen diş eti hastalıkları ile pankreas kanseri arasındaki bağlantı olabileceğini ortaya koymuştur.

Dişlerdeki plak oluşumlarında bulunan bakteriler, bir süre sonra diş kaybına kadar giden diş eti rahatsızlıklarına neden olmaktadır.

Ancak diş kaybı olsa da pankreas kanseri ile diş eti rahatsızlıklarının bilinen net bir bağlantısı o zamana kadar ortaya konmamıştı. 1984 yılından itibaren süren,  51.000 erkek üzerinde yapılan bu çalışmada diş eti rahatsızlıkları olan kişiler ile diş eti rahatsızları olan kişilerin olamayan kişilere göre pankreas kanserine yakalanma oranının %64 daha fazla olduğu bulundu.

Yine de 2012 yılında devam eden bir çalışmanın sonuçlarında tam olarak bu bağlantının olup olmadığını kanıtlanamamıştır. Ancak çalışmayı yapan bilim adamlarının önerdiği, nitrosamines adlı ağız içinde bulunan kanserojen birikimlerin daha iyi incelenmesi olmuştur. Bilim adamları, bu bileşiklerin bağırsak sindiriminde pankreas kanserine neden olabilecek bir ortamı hazırlıyor olabileceğine inanıyorlar.

Net sonuçlar olmasa da oransal yüzdeye bakıldığında burada incelenmesi gereken bir şeyin olduğu açıktır diye araştırmacılar belirtmiştir.

Çoğumuz için kötü ağız hijyeni sadece diş çürüğü, diş eti hastalıklarını veya kötü bir nefesin nedeni olabilir. Ama fırçalanmayan dişlerin, düşündüğünüzden çok ciddi hastalıklara neden olduğu ortaya konulmuştur.

Zayıf diş sağlığının başka beklenmedik etkenlerin de altında sağlınızı nasıl etkilediğine dair araştırma sonuçlarını buradan paylaşmaya çalışacağız.

Alzheimer Hastalığı,

2010 yılında, New York Üniversitesinde araştırmacılar, 20 yıllık verilerin ışında, alzheimer hastalığı ile diş eti iltihabı arasında bağlantının olduğunu ortaya koydular. Her ne kadar, New York Üniversitesindeki çalışmada örnek sayısı azdı. Toplam 152 örnek vardı. Bu çalışma da 1984 yılında 20 yıllık dönemi tamamlamış, Danimarkalı erkek ve kadınların yaşlanması üzerine yapılmış bir çalışmanın verileri analiz edilmişti. New York Üniversitesindeki araştırmacılar bu bulguyu 50 ile 70 yaş arasındaki kişileri karşılaştırarak, diş eti hastalığı kuvveti ile düşük puan alınan bilişsel işlevi karşılaştırarak ortaya koydular.

Araştırmaya katılanlar eğer diş eti hastalığı var ise rakam-sembol testi (DST) den diğer kişilere göre 9 kat daha düşük puan almışlardı.

Bu çalışmada diş eti iltihabı dışında, obezite, sigara kullanımı, diş kaybı gibi diğer etkenlerde etkili olsa da diş eti iltihabı ile rakam-sembol testinden alınan düşük puanın bağlantısı hala çok güçlü idi.

2013 yılında, İngiltere merkezli Central Lancashire Üniversitesindeki araştırmacılar da alzheimer belirtisi göstermeyen 10 insan beyni ile alzheimer belirtileri gösteren 10 insanın beynini karşılaştırdı.

Sonuçlar ilginçti. Belirti gösteren kişilerin beyinden alınan örnekler de Porphyromonas gingivalis isimli bakteri gözükürken, belirti olmayanların beyin örneklerinde bu bakteri yoktu.

Takım 2014 yılında fareler üzerinde yaptığı yeni bir araştırmanın sonuçlarını “Journal of Alzheimer's Disease” dergisinde yayınladı. Bu sonuçlar hakkında araştırma ekibinden Dr. Sim K. Singhrao'nun açıklamaları şu şekilde;

Üçte iki dişeti hastalıklarına yol açmaktan da sorumlu olan hareket yeteneğine sahip bu bakterinin sürekli olarak beyin dokusunda bulunduğuna dair yeterli kanıt yok. O zaman bu bakteri iki yol ile ulaşabilir. Dişeti sinirlerinden bağlantısı yakın beyin dokusuna ilerleyebilir ya da dişeti kanamaları ile ağız yoluyla yenen yemekler ile beraber sindirim üzerinden beyne ulaşması mümkün olur.

Bu durumda bakteri için kırmızı kan hücreleri onları inmek istedikleri durağa götüren otobüs gibi oluyorlar. Bakteriler de beyinde bağışıklık noktaları olmayan bir yerde inmeyi tercih ediyorlar. Oradan da tüm beyne yayılıyorlar. Ek olarak yaşlanan bireyde beyin kan damarları genişliyor ve zayıflıyor ve beyne sızdırmaya da başlıyor.

Dr. Sim K. Singhrao ek olarak;

"Yayınlanan bu çalışma ile ağzına P. gingivalis bakteri yerleşmiş diş eti hastalığı olan fare ile beyne giden yol ilk kez ortaya konmuş oldu. Ayrıca bu sonuçlara göre bizim hipotezimiz de güçlenmiştir. Buna göre beynin hafıza bölümünde bulunan yanlışlıkla zarar görmüş nöronlarına ulaşan P. gingivalis'e beynin bağışıklık kimyasalları tepki vermektedir." yayın hakkında açıklama yapmıştır.

Çarşamba, 17 Şubat 2016 21:51

Diş Beyazlatma (Bleaching)

Etkileyici bir gülümsemenin anahtarı pırıl pırıl ve bembeyaz  dişlerdir.Diş beyazlatma; çeşitli nedenlerle renk değiştirmiş ve sararmış dişlerin rengini;kişiye özel birkaç ton açmak için uygulanan kozmetik bir çözümdür.
Dişlerin doğal renkleri yıllarla ve kullanılan çay,kahve sigara etkisiyle koyulaşır.

Nedeni her ne olursa olsun dişleriniz daha beyaz ve estetik olabilir.
Bu dişlere porselen vs. yaptırmak yerine bleaching olarak da adlandırılan beyazlatma yöntemi uygulanır ve bu işlem sonunda dişler durumuna göre sekiz-on tona kadar açılır. İki tip beyazlatma işlemi vardır:

1- Office Bleaching (Diş hekimi tarafından  klinikte uygulanan yöntem)
2- Home Bleaching (Hastanın evde kendi uygulayacağı sistem)

Office Bleaching:

Bu beyazlatma yöntemi; dişhekimi tarafından klinikte ve genellikle 40-50 dk kadar süren tek seanslık bir işlemle uygulanır.
Dişe sürülen beyazlatıcı maddenin üzerine beyazlatmayı hızlandıran bir ışın uygulanır.Kullanılan beyazlatma jelleri genelikle hidrojenperoksit ihtiva eder. Günümüzde kabul edilmiş iki sistem mevcuttur.

Brite Smile :

Zoom Sistemleri   diye adlandırılan bu sistemlerden Brite Smile sisteminde LED plazma ışığı teknolojisi kullanılmaktadır. Zoom yönteminde de farklı dalga boyunda bir ışın yayan cihaz kullanılmaktadır.Her ikisinde de düşük yoğunlukta jel uygulandığı için işlem sonrasında hassasiyet minimum olmaktadır.Kullanılan cihazlar beyazlatma jelinin özelliklerini aktive ederek hızlı bir sonuç alınmasını sağlamaktadır.

Home Bleaching :

Bu yöntemde beyazlatma yapılacak kişiye ayrıntılı bir muayene yapıldıktan sonra ölçü alınarak ağzına uygun ve tüm dişleri kapsayacak şeffaf bir kalıp hazırlanır.Hasta bu kalıbın içine hekim tarafından verilen jelleri sıkarak hergün belli saatlerde dişlerine uygular.

Genellikle geceleri ve günde 5-8 saat süre hastanın ağzında kalması istenir.Bir hafta ile 10 gün arasında işlem tamamlanır.Uygulama süresinin uzun olması nedeniyle günümüzde office tipi beyazlatma tercih edilmektedir.

Cumartesi, 09 Ocak 2016 20:24

Gülüş Tasarımı

Gülüş tasarımı kişinin gülüşünü porselen kaplamalar, beyazlatma, dişeti operasyonları, diş boyu ayarlaması ve dudak şekillendirmeleri gibi tekniklerle istenilen duruma getirilmesidir. Gülüş tasarımı yapılan kişinin diş etleri normal görüntüsüne kavuşur, dişlerin renkleri, çatlak ve kırıkları düzeltilir, dişlerin kapanışı  düzeltilerek kasların normal haline dönmesi sağlanır. Gülüş tasarımı doktor tarafından yüzün yapısı, ten rengi, dişler ve dudaklar gibi her detay incelenerek yapılır. Ağız sağlığında olan sorunlar birkaç seansta düzeltilerek başarılı bir çalışma ortaya konulabilir. Gülüş tasarımında dişlerin ve diş etlerinin uyum içinde olması oldukça önemlidir. Bunların gülüş sırasında belli oranda görünmesi en ideal durumdur.

Kadınlarda ön iki dişin biraz daha uzun olması, erkeklerin dişlerinin homojen dağılması, dişlerle yanakların desteğinin sağlanmasıyla daha estetik ve daha sağlıklı dişlere sahip olunabilir. Bilgisayar destekli olan gülüş programları sayesinde öncesinde herhangi bir işlem yapılmadan, uygulama sonrasında gülüşünüzün yüzünüzle nasıl bir uyum içinde olduğunu tahmini olarak görebilirsiniz. Doğru yapılacak bir gülüş tasarımı doktor ve hasta tarafından alınacak ortak kararlarla belirlenir.

 

Cumartesi, 09 Ocak 2016 20:01

Dişhekimliğinde Altın Oran

 

Uyumlu bir ön diş dizisinde en etkili faktörler dişlerin boyut, şekil ve konumlarıdır. Hoş bir diş dizisinde orantı anahtardır ve hastanın yüzündeki karakteristik özellikler ile uyum içinde olmalıdır. Güzel görünmesi için ön dişler yüz morfolojisi ile uyum içerisinde olmalı ve diş arkı ile devamlılık göstermelidir. Diş hekimi, bu dişlerin formlarının ve pozisyonlarının oluşturulmasında doğal varyasyonlardan faydalanmalı ve dişlerin yüz hatları ve profil yapıları ile uyumlu olmasını sağlamalıdır. Uyumu yakalamak için hastayı bir bütün olarak gözlemlemeliyiz. Yüz uyumunu elde edebilmek için, tüm ön diş kompozisyonu bütün bir resim gibi ele alınmalı, yüz yapısının diğer elemanları da bu resmin çerçevesini oluşturmalıdır. Bilerek veya bilmeden, göze hoş görünen orantısal ilişkiler ancak belirli kuralların uygulanması ile yakalanabilir. İki parça arasındaki uyum ilişkisinde olduğu gibi, güzellik sayısal değerler ile bağlantılıdır.

Dişhekimliğinde "altın oran" terimi, diş dizisinin orantıları ile ilgili bir matematik teorisidir. Ancak dişler arasında orantısal bir ilişki oluşturmak başarı için tek başına yeterli değildir, diş ebatları ile yüz arasında da düzgün bir orantı yaratılması gerekir. Optik yanılsama ve perspektif efektler, bir cismin belirli bir konumdan gözlendiğinde deforme olmuş biçimde veya geometrik bir şekilde algılanmasına yol açabilir. Algılanan cisimden uzaklaştıkça, gözlemlenen cisimler boyutsal olarak küçülür ve görünümleri gerçek olandan farklılaşır. Bundan dolayı bir şeklin hiçbir zaman mevcut olduğu gibi algılanmadığı söylenebilir.

Eğer altın oranın orijinal tanımı diş hekimliğine uygulansa idi, ön dişler mükemmel ve herkes için tamamen aynı özellikte olan bir ilişki gösterirdi. Bu kulağa mantıklı gelse dahi, bu kuralı uygulamak çok zordur, çünkü pratikte hastalar farklı çene yapılarına ve farklı dudak ve yüz oranlarına sahiptirler.

Son dönemlerde, "tekrarlanan estetik dental oran" kavramı geliştirilmiştir. Bu kavrama göre, karşıdan bakıldığında, arkaya doğru devam eden dişlerin genişliklerinin oranı sabit kalmalıdır. Tekrarlanan estetik dental oranın kullanılması hekime daha fazla esneklik sağlar, bu nedenle estetik üzerinde yürütülen son araştırmalar tarafından sıklıkla desteklenmekte ve daha çok geliştirilmektedir. Doğal gülüşün, farklı karakteristik özellikler ve boyutlar sergileyen yüz ile ahenk içerisinde olması beklenmektedir. İdeal bir diş dizisi kavramı veya özel bir yüz tipi ile uyumlu bir ahenk elde etmek için bir formül mevcut değildir ve en iyi sonuçlara ulaşılabilmesi için hastanın sosyal ve kültürel faktörlerinin kendi algılamaları ve diş hekiminin sanatsal yetenekleri ile birleşmesi gerekir. Bu formüller sadece, diş hekiminin kendi sanatsal yetenekleri ve hayal gücü ile bir arada değerlendirdiği rehber ve araçlar olarak kullanılmalıdır.

Güzelliğin en iyi doğal diş dizilerinde mevcut olan çeşitlilik dolayısıyla yaratılabileceği fikrinin oluşmasındaki en önemli etken hastaların kendi beklentileridir. Bu nedenle, şekil ve geometrik dizilimlerden çok, elde edilen sonuçların etkileyiciliği üzerinde odaklanılarak porselen laminate veneerler geliştirilmiştir. Bir gülüşe genç bir görünüm kazandıran en önemli etken karakteristik özelliklerdir. Genç diş dizileri ve gülüşler, yaşlı diş dizileri ile karşılaştırıldığında belli karakteristik özellikler farklı orantılarda gözlemlenir. Dolayısıyla, hastanın yaşı, yüz görünümü, stil ve kişisel beklentilerinin dikkate alınmasına büyük özen gösterilmelidir. Estetik diş tedavisinin en önemli amacı, hastanın estetik öngörüleri içerisinde diş dizisini mümkün olan en doğal hale kavuşturmak olmalıdır.

 

Pazartesi, 02 Kasım 2015 11:07

TEKNOLOJİMİZ

 

autoclave_lisa Kliniğimizde kullanılan bütün el aletleri, uçlar, kanal aletleri ve cerrahi malzemeleri, öncelikle ultrasonik temizleyici cihazlar içindeki solüsyona konarak dezenfekte edilir. Gün içinde dezenfekte olan aletler yıkanıp durulanır ve poşetlendikten sonra otoklavda basınçlı buhar ile sterilize edilir. Tedavi sırasında kullanılan, hava su şırıngası, başlıklar ve tüm yüzeyler, hepatit, AIDS, tüberküloz vb. mikroorganizmalara karşı etkili yüzey dezenfektanı ile silinip temizlenir. Hastalarımızda kullanılan tükrük emici, bardak, hasta önlüğü gibi ürünlerin tümü tek kez kullanımdan sonra atılır.
kodak-8000_src_1 Kliniğimizde radyolojik görüntüleme için, tüm ağız, diş ve çevre sert dokularını tek bir film üzerinde gösteren, banyo gerektirmeyen ve çok düşük dozda görüntü alan panoramik röntgen cihazı (OPG) bulunmaktadır. 
kodak_2200

Ayrıca lokal radyolojik görüntüleme için düşük dozlu ve film banyosu gerektirmeyen radyovisiografik görüntüleme sistemi (RVG) kullanılmaktadır.

Beyond

Diş beyazlatma, güçlü halojen ampullere sahip, zararlı ultraviyole ışınları ve ısıyı filtreleyen beyazlatma cihazı ile kısa sürede ve etkin şekilde sağlanmaktadır.

implantmed_gruen_267x294px

İmplant uygulamaları ve ileri cerrahi işlemlerde fizyodispenser kullanılmaktadır.

endomate

Kanal tedavileri elektrikli ve torklu mikromotorlar ile yapılmaktadır.

air_flow

Diş taşı ve diş lekelerinin temizlenmesinde ultrasonik temizleyiciler ve püskürtmeli air-flow cihazı kullanılmaktadır.

Perşembe, 22 Ekim 2015 11:06

EKLEM TEDAVİLERİ

Çene Eklemi Problemleri (Temporomandibuler Eklem)

Çene eklemi, kafatası ile alt çenenin birleştiği yerde, kulağın önünde yer alan, alt çenenin hareketine ve fonksiyon görmesine izin veren bir eklemdir.

Genellikle çene eklemi problemleri eklemin kendisinde yada çevre kaslarda olabilir. Bazen her ikisi bir aradadır.

Çene eklemi rahatsızlığı daha çok genç ve orta yaşlarda ve sıklıkla bayanlarda görülen bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık baş, kulak, çene-yüz ağrıları, kulak çınlaması, çene ekleminden ses gelmesi, ağız açmada kısıtlılık, ağrı veya kaymalar şeklinde semptomlarla kendini gösterir. Çene eklemi rahatsızlığının oluşmasında bir çok neden vardır. Farkında olmadan çene ekleminize ve çene kaslarınıza aşırı yüklenmeye sebep olabilecek şekilde dişlerinizi sıkıyor veya gıcırdatıyor olabilirsiniz. Çene eklemi rahatsızlığına neden olabilecek fizyolojik olmayan bir diş kapanışına sahip olabilir veya daha önceleri çene yüz bölgesinde bir travmaya maruz kalmış olabilirsiniz. Çene ekleminizdeki problemlerin düzeltilmesi için tek bir tedavi şekli yoktur. Çene-yüz kaslarındaki spazmın azaltılması, optimum bir kapanışın sağlanması veya çene eklemlerinin aşırı yüklerden kurtulması gibi çeşitli tedavi şekilleriyle çene-yüz bölgesinde harmoniniz sağlanır. Okluzyon uyumu (kapanış) tam olmayan dolgu, protez ve kuron köprüler gözden geçirilir. Kapanış hattınızı dengelemek ve aşırı çiğneme basınçlarını önlemek için özel bir aparat olan gece plağı yapılır.

Perşembe, 22 Ekim 2015 11:05

İLERİ DİŞ ETİ OPERASYONLARI

Kliğinimizde periodontal tedavinin temel amacı umutsuz gibi görünen sağlıksız dişleri ağızda tutmaktır.

Hastalığın tipi ve şiddetine göre değişik tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bunlar; öncelikle ağız hijyeni eğitimi, diş taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirilmesi, rejeneratif, rekonstrüktif ve mukogingival operasyonlar kliğinimizde hastalara sunduğumuz periodontal tedavi hizmetleridir. Aynı zamanda yüksek gülme hattı olan bireylerin diş eti estetiğini sağlamak da, periodontal tedavi kapsamında protez uygulamaları öncesinde uygulanmaktadır.

Perşembe, 22 Ekim 2015 11:00

DİŞ TAŞI TEMİZLEME

Diş eti hastalığının erken dönemindeki tedavisi, dişler üzerinde bulunan eklentilerin (plak ve diş taşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını kapsar.

Dişler düzgün temizlenmediğinde, üzerlerinde ve aralarında biriken yiyecek artıkları bakteriler üretirler. Bakteri plağı dediğimiz bu püremsi birikintiler, diş çürüklerinin ve diş eti iltihaplarının baş sorumlusu olup, zamanla tükürüğün çökelmesi sonucu diş taşlarını oluştururlar.

Diş eti iltihabının ilk belirtisi diş etindeki kanamalardır. Diş etlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Diş eti iltihabının neden olduğu diş kayıpları, çürüklerin neden olduğu diş kayıplarından çok daha fazladır.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki , sağlıklı diş eti açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak - pütürlü bir görünümü vardır.

Diş eti hastalığının pek çok belirtisi vardır,

Dişlerin fırçalanması esnasında kanayan diş etleri
Kırmızı, şiş ve hassas dişetleri
Sürekli kötü ağız kokusu
Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan ve çekilen diş etleri
Dişler ve diş etleri arasında iltihabi akıntı
Sallanan veya giderek birbirinden uzaklasan dişler
Dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması
Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi
Bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma
Bununla beraber, periodontal hastalık hiç bir bulgu vermeden de ileri safhalara ulasabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla diş hekimine gitmek son derece önemlidir.

Sayfa 1 / 3